ADINIDA SEVDİĞİM AVŞAR BEYLERİ
“Deyişle sözü düşünüp bulma birdir”
Platon
ÖZET
Bu makale gıragından, gıyısından gezinerek bir pay kopararak, yazmış olmak için değil Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türkümüzün sıfır noktasından başlayarak ilerisine, gerisine, fazlasına eksiğine, atmasyonuna, allayıp pullayanına bir bakacağız.
ANAHTAR SÖZCÜKLER
ADINI DA SEVDİĞİM AVŞAR BEYLERİ, Avşarlar, Avşar türküleri, bu türkülerin sözleri, ölçüleri, inici karakterleri, ses genişlikleri, Avşar türküleri gurbet havası mı, yoksa yoksa büyük bir boyun tarihinin yazıldığı bir uzun hava mı?
AVŞARLAR:
Bir topluluğun sanatını anlamak, yorumlamak istiyorsak öncelikle o toplumu iyi tanımak gerekiyor. Gelin bu Avşarları iyice tanıyalım
“a-Apsar’os(Afşar/Awşar):
En eski “Pont” Kara deniz kıyıları seyahatini yaparak, öğrendiklerini M.Ö. 5O8-5OO yıllarında Yunaca yazan Skylax(8I-92)”Kolklar” ülkesinden sonra (Hopa yerindeki kasabanın adıyla anılan)”Apsar’os çayından ve burası ile (güneybatısında)”Byzerler”(Togan Hocamıza göre, Khazaruruğu” Bızallar” kavminden bahseder.)(Basch,s.I4-67)Yunancada c,ç,ş, sesleri bulunmadığını bilerek ve tekil(mufret belirten”os” son ekini çıkarınca bunun en eski “Apşar” biçiminde söylenen,Taş Oğuz /Boz –Ok kolundan Afşar/Awşar olduğu kesinlikle bellidir.Denebilir ki bütün Anadolu’da
Artvin’in Hopa ilçe’sinden başka, günümüzden 25OO yıl önce yazılı bir kaynakta geçen bir oğuz adı henüz bilinmiyor. M.S. 79 yılında ölen Romalı yazar Plınıus (VI,4,4,9I,II,I)da latin’ceye göre buradaki kasaba ve çayın adını “Absar’us”M.S. I3Iyılında bölgeyi gören Arrıanos (7-9)ise, “Apsar’os diye tanıtır. Çuvaş Türkler’inde eli açık, cömert anlamındaki “Yapşar”sözünde, başa “Y”sesi eklenmiş olduğu görülüyor burada, deyimin aslının “Apşar”olduğunu gösterir.(1)
Uzun lafın kısası, uzatmadan Avşarlarla günümüzden 25OO yıl önce tanışıyoruz.
“Türklerin birçok kabilesi vardır. Bunların çoğu sahralarda çadırlarda otururlar. Sürü sahibi oldukları için belli bir yerde oturmazlar. Bir kimse onların kabilelerinin tamamını bilmek isterse bu isteğine asala nail olamaz. Bunlar arasında en çok bilinenlerin adları şunlardır………..Bayat, Tüturgadüciran, Suvik, Yabagu Afşar ………”(2) İslam coğrafyacılarından Fahrettin Mubarek-Şah El Mervezi bizi böyle tanıtıyor. Yani Avşarları.
Kendi yazarlarımız neler yazdı dersiniz?
“OĞUZ: Türklerden bir kabiledir. Bunlara Türkmenler denir.22 Oymaktırlar.Her boyun hayvanları üzerinde ayrı damgası vardır.Birbirlerini bu damgalarla tanırlar.Bu boyla:Kınıklar, Kayıglar, Bayundurlar, Yipa(İpa)lar,Salgurlar,Afşarlar,Beytililer,Bekdüzler,Bayatlar,Yazgırlar,Eymürler,Karabülükler,Alkabülükler, İğderler, Yüdeğrler,Tuütirkalar,Ulayunduluğlar,Tükerler, Becenekler,Çuvaldarlar,Çebniler,Çarukluğlardır.”(3) 22 boyumuzu sıralayan Mahmud el Kaşgari 6. sırada Afşarları sayıyor.
Kendi tarihçilerimizden Prof.Dr. Faruk Sümer tarihin derinliklerine inerek neler mi diyor?
“XVI. Yüzyıla ait tahrir defterlerinde Avşar adlı pek çok yer adı görülmektedir ki bunların sayısı birinci sırada bulunan Kayılarınkinden sonra geliyor. Bu yer adları da, diğerleri gibi Anadolu’nun Orta ve Batı bölgelerinde bulunmaktadır. Hatta Rum-elinde dahi bu boya ait birkaç yer adı görülmektedir. Bu yer adları Avşarların Türkiye’nin Fetih ve iskanın da Kayı ve Kınıklar gibi birinci derecede bir rol oynadıklarını göstermektedir.”(4)
“Biz Anadolu’yu türkülerle yurt ettik.”(5) O yengileri yenilgileri türkülere işledik. Öyle olmadı mı “Çanakkale, Ankara’nın taşına bak, Havada bulut yok, ve niceleri. Biz yaylaları, ovaları göçe göçe, geze göre bizledik.
Bir boyun sanatını anlamak, yorumlamak istiyorsak öncelikle o boyu iyi tanımak gerekiyor. Gelin bu Avşar Boyunu iyice bir tanıyalım
Tarihin içine bu kadar girmişken Şu Avşarların boy sırasına, damgasına kilimlerindeki Motiflerine iyice bir bakalım. Ben Avşar’ım diyenler, diyebilenler bu damgayı bilebilsinler. Halı yangışlarında, kilim motiflerinde, beşikörtü- lerinde, namazlalar da, torbalarda, heybelerde arasın bulsunlar.
Ayırmak, kayırmak, bölmek, yönetmek ne ola ki, varlığımız, birliğimize, dirliğimize kültürümüze katışacaktır. Soyumu sopumu, kökümü, kökenimi tanımak, bulmak bizi bir kat daha büyütecektir. Biz şimdi adımlarımızı daha büyük atcağız.
Türkülerle Anadolu’yu yurt ettikten sonra dağa, taşa, suya tarlaya isimler verdikten sonra gelelim şimdi “Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri” türkümüze:
A-Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü gurbet havasımıdır?
B-Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü yol havasımıdır?
C-Adını da sevdiğim Avşar beyleri Türküsü bir boyun yurt ediniş türkü’sümüdür?
D-Yoksa yoksa bir boy türküsümüdür?
Uzun havaları konu edinmiş yazarlarımızın görüşlerini bir bir inceleyelim.
“Volga boylarında yaşayan Başkurt ve Altay Türklerindeki “Uzun küy”(uzun yır((jır)gibi tabirlerde, uzun hava terimini biçim ve dil açısından yakın benzerlerdir.”(6)
“Uzun havalar tabir edilen bestelerdir. Bunları halk şairleri terennüm ederler ki Avrupa musikisinde mevcut olan resitatifin mükabilidir. Bu uzun havalar, usul ile çalınmaz, her sanat karın arzusuna göre serbestçe çalınabilir.”(7)
“Uzun havalar: Usülsüz musukilere Anadolu’da umumiyetle bu isim verilir. Muhtelif nevileri vardır.(8)
“Ölçü ve ritim bakımından serbest olduğu halde, dizisi bilinen ve dizi içindeki seyri belli kalıplara bağlı bulunan ezgilere “uzun hava “denir.”(9)
Doktor Markoff tür adı altında belirlediği ezgileri iki guruba ayırıyor.
1-“Vokal Melodiler
a-Bölgesel isimlere bağlı: Maya Bozlak (Türkmen ve Afşar),Hoyrat, Yol havası Gurbet havası,yayla havası.
b-Etnik ve kabile isimleriyle bağlı: Türkmeni, Varsağı, Afşar
c-Ağıtlar: Ağıt, Mearsiye
d-Aşıkların adları ile ilgili: Garip, Emrah, Kerem
e-İslami-Tasavvufi tarikatlarla bağlı: Kalenderi
f-Divan edebiyatından alınmış terimler: Divan, Müstezat, Semai
2-Instrumental Melodiler:
a-Solo ınstrumental: Köroğlu, Kerem, Gazel, Lavik, Karakoyun
b-Vokal ve ınstrumental melodiler için giriş (perelut) ve ara saz (unterlüt) melodileri: Ayak, Açış, Gezinti” Dr. Irene judylh Markof uzun havalar üzerine eğilerek böyle yazmaktadır.
Diğer yazarlarımızın gurbet havaları üzerinde yazdıklarına bir göz gezdirelim. Bu deyişimle sizleri çıkılmaz bir kuyuya atıp debelendirmeyeceğim elbette çözüm getireceğim.
“Isparta, Burdur, Denizli, Muğla ve Antalya’nın kuzey bölgelerinde okunan uzun hava tarzı eserlere verilen ad. Çeşitleri vardır. Başta ve aralarda usüllü ezgileri olanlarına “kesik”denir. Sipsi,bağlama ve kaval eşliğinde okunur..(Turan)(11)
“Böyle bir inceleme sırasında görülecektir ki: Bir yanda, Osmanlı döneminde yaratılmış(yerel-bölgesel-zümresel kategorilerden oluşan) geleneksel müziklerimiz, bir yanda ”batılılaşma” olgusu ile birlikte yaşantımıza katılmağa başlayan katılan yabancı toplumların yarattıkları müzikler, bir yanda, geçiş dönemi koşullarının yakın zamanda ortaya çıkardığı “yoz müzik” türleri, bir yandan da cumhuriyet döneminin çağdaşlaşma görüşünü yansıtan Çağdaş Türk Müziği bulunmaktadır.”(12)
Şimdi İlimizin yetiştirdiği iki büyüğümüzün görüşlerini arka arkaya alalım. Son zamanlarda büyüklerimizin yazdıkları, dedikleri hakkında bir şey yazıp söyledik mi çığrınıp çıkıyorlar. Demiyorlar, diyemiyorlar ki bizim bıraktığımız yerden alanlar bizi aşmalı, bizim arkamızdan gelenler hem bizim boşluğumuzu doldursunlar, hem de bizi aşsınlar. Siz deseniz de demeseniz de biz halkımıza karşı, halk sanatımıza karşı görevimizi bilim disiplini içinde yerine getireceğiz. Siz rahat olun büyüklerim.
“Avşar Beyleri:
“Avşar Beyleri” Gurbet havalarımızın şahı, Tarihsel bir yiğitliği, heybetliliği, aşkı ve güzelliği geçmiş asırların derinliklerinden tüm tazeliği ile günümüze kadar getiren, duygulandıran ve doyuran bir ezgidir.”
Avşar beyleri havası asırlardır özel bir düzende (mızrap) vuruşu ile bağlama sazlarının her çeşidi ile çalınır ve söylenir.”Teke “ Yöresinin geniş bir kesiminde bu ezgiyi, değişik yorumlarıyla, ün yapmış pek çok yöre sanatçısı, aynı haşmeti vererek çalıp söylemektedir.(13) Hamit Çine
“GURBET HAVALARI: Gidenlerin kalanlardan, kalanların gidenlerden haber alması o yıllarda haber alması pek mümkün değildi. Ancak ayda yılda bir alınan mektup bu ihtiyacı belki karşılayabilirdi. Bu zaman içinde yaşanan acı tatlı olaylar gurbet havalarıyla anlatılır ve bu havalarla teselli olunurdu.
Gurbet havaları da yas ezgisinin anlam olarak değişik biçimde yorumlanmasından ve söylenmesinden kaynaklanmıştır. Yas ezgi genel olarak La-Mi aralıklarından seyreder, arada sol çarpımı alır ve Hüseyini, Uşşak, Hicaz dizilerinde seyir gösterir.
Avşar beyleri, Çingir Çingir, Güllük Dağı, Tekeli oğlu, Sürmelim gurbet havaları inici karakterdedir. Avşar Beyleri ve Sürmelim bir oktavı aşarak La-Do aralığında seyreder.
Avşar Beyleri türküsü o yıllardan beri (1210) söylenen, Avşar beylerinin yiğitlik ve kahramanlıklarını dile getiren bir türkü olmuştur. Türkü bağlama eşliğinde çalınır söylenir. Bu türkü için sazsın düzeni “Avşar Düzeni” ya da “Bağlama Düzeni “ denen özel bir düzen haline getirilir.”(14)
Konuya bilimsel açıdan bakarak bize ışık tutan Prof. Dr. Bahaddin Ögel hocanın tarafından bakalım.
“Araştırıcılar halk musikisinin de belirli bir düzene ve mantık sistemine bağlı olduğunu kabul etmek zorundadırlar. Bu sistemler çok eskilerden gelen kültür mirasıdır. Bu melodilerin bir bölümü özelliklerini boy ve kabileden alırlar.(1)
“GURBET HAVASI: Türklerin Anadolu’ya gelmesi sırasında
Avşar oymaklarının yerleştiği Teke Yöresi olarak ta bilinen Antalya, Isparta, Burdur, Denizli (Acıpayam),Muğla yöresinde yaygın olarak seslendirilen ve yaşatılan uzun havalara verilen isimdir. Gurbet sözcüğü Türkçe Sözlük (1992:577) te “Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer.”olarak açıklanmaktadır.
…Sözlerde genellikle, ayrılık, yurt ve sevgili özlemi, gurbette kalanın derdi ve gurbet yolu gözleyenin hasreti özlemi dile getirilmektedir.”
“Avşar Beyleri
Gurbet havaları içinde sayılan Avşar Beyleri havası “Avşar Boyu’na ve beylerine karşı beslenen yüksek sevgi ve saygının ifadesi olan uzun hava biçimindeki türkülerdir. “şeklinde açıklanmaktadır(16)
Hangi kitabı açıp bakarsanız bakın, hangi kanal bu türkümüzü çalıp söylerse söylesin bir gurbet havası dinlediniz diyecektir. Demiştir.
RİTİM: Gurbet havalarımızdan: “Ali Bey…7/8
Ümmü…7/8
Nicegüzelleri.7/8
Eğildim de
Bir gül aldım.7/8
Güllük dağı…7/8
Bizim dağlar…7/8
Sürmelim… 7/8” (17)
Türkülerimizi Salih Urhan hocamız Öyküleri ve notalarıyla Gurbet Havaları kitabında 7/8 lik bir ritimle
çalınacağını belirtmiştir.
“Ali Beyimde Daş başında oturur… 7/8
Çingir çingir yanar yaylanın daşı…7/8
Eylen durnam eylen haber sorayım.7/8
Geceleri kalkar kalkar ağlarım…7/8”(18)
Gurbet havalarımızı Mustafa Özgül, Salih Turan, Kubilay Dökme taş Notalarıyla Uzun Havalarımız kitabında
7/8 lik ritim le çalınacağını bize göstermektedir.
Gurbetler ile fazla ilgilenmeden biz dönelim Avşar türkülerine. Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türkümüzün ritmini ustalarımız nasıl belirtmişler.
“Talip Özkan’ın kaynak gösterilip, derleyen Talip Özkan olarak belirtilen Veysel Aydın’ın notaya aldığı Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri Uzun havamızın ritmine bir bakalım.7/8 sekizlik bir ritimle başlatıyor usta, s5/8, 5/8, 2/4, 5/8, 7/8 olarak belirlemiştir. Diğer bir deyişli çalıp söylemiştir.”(19)
“AVŞAR BEYLERİ: Avşar Beyleri türküsü o yıllardan beri (1210) söylenen, Avşar beylerinin yiğitlik ve kahramanlıklarını dile getiren bir türkü olmuştur. Türkü bağlama eşliğinde çalınır söylenir. Bu türkü için sazın düzeni “AVŞAR DÜZENİ “ ya da “bağlama düzeni denen özel bir düzen haline getirilir.” Diyen Salih hoca Avşar beyleri türkümüze özel bir sayfa açarak notalarını ve ölçü sayısını, ritim sayısını vermektedir.
9/8, 5/8, 7/8, 7/8, 7/8, 9/8, 5/8, 7/8, 7/8, 9/8, lik ritimde ve ölçüde duyup, çalıp, söylemektedir.”(20)
“Avşar Beyleri (Gurbet Havası-Çeşitleme ) Kaynak kişi Faik İnce, Derleyen Hamit Çine ustamız ise, Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türkümüze böyle başlıyor.5/8, 7/8, 7/8, 5/8, 7/8, 5/8, 7/8, 7/8, 5/8, 5/8, 5/8, ritim ve ölçü ile duyup, çalıp çığırmaktadır.”(21)
Yazılı kaynaklarımız arasında bunca gezennedikten sonra gelelim Teke Yöresi yaşayan çalan söyleyen ustalarımızın çalıp söylemesine, bu türkümüzü ne olarak görüp yorumladıklarına.
“Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri “türkümüzü başlangıçta birileri bir boşluk yaratarak, bir yanılış yaparak bir hataya düşerek, yola düştüyse bizlerde aynı yola mı düşelim. Yöremiz de söyleyen ustalarımızı, bu konuda yazan ustalarımızı, kısacası söyleyeni, çalanını yazanı sorgulamayalım mı?
Bu Avşar Beyleri türkümüzün üzerinde niye bu kadar duruyoruz diyorsak şunu unutuyoruz demektir. Toplumları toplum yapan en temel değerlerden biriside, o toplumun yarattığı türküsü, sazı, sözü, oyunu ve diğer değerleridir. Bu değerler üzerinde bu güne kadar atmalar savurmalar bize yön vermiştir. Çöl fırtınaları gibi önümüzü karartmıştır. Elbette var bütün yanlışların doğrusu, karartılmış günlerin aydınlığı. İşte bu aydınlıklar bilim ışığı altında, bilimsel deney, araştırma, soruşturma ile görevine devam edecektir. Etmelidir.
Avşar türküleri kendi içinde bir bütündür diğer bütünler içine isim olarak girerler. Büyük bütünlüğün içinde her zaman ayrılıkları belli olur. Bu türküler kendi bütünlüğü içinde yorumlanmalıdır.”Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türkümüz bir uzun havadır. Avşar Zeybeği ve diğer Avşar türküleri ile ayrı bir bütündür. Bu bütünü tamamlayan akort, farklılığı, çalım farklılığı, okuma farklılığıdır.
Yukarıda demiştik yöremizde bu türkümüzü okuyanlar, çalanlar, yaşayanlar ne diyorlardı.
SÜLEYMAN YAKAN:
“Bir türkünün ne olduğunu bilebilmek için o türkünün geldisini iyi bilmek gerek. Bir türkünün geldisine bakmak için yaşam biçimine bakmak gerek. Ustamız beni uyararak hoca buraya bir başlık at dedi.
YAŞANAN OLAY: Rahmetli Topal Cafer dayımın söylediği gibi “Avşar beyleri derki gelin göreyim” diye başlayan dörtlüğünde ve sonrasında bir savaş, bir kavga, bir ölüm kalım vardır. Bir boy türküsüdür. Bir savaş türküsüdür.
Bizim yöremiz gurbetleme yöresi olduğundan dolayı, söyleme biçimi, anlatma biçimi, çalma biçimi diğer gurbetlerden ayrı olduğu halde gurbetsel tavırla, söylendiği, çalındığı sandıklarından gurbet gibi sanıyorlar. Bu güne kadar dış ustalar bu türkümüzü gurbet biçiminde lans etmişlerdir. Yanlış olarak gurbet olarak algılanmıştır. Avşar Beyleri gurbet havalarından farklıdır. Avşar beyleri içerik olarak ta farklıdır. Ben Avşar Beyleri türkümüzü çalarken savaş meydanında atların yürüyüşünü duyarım. Bu türküyü çalarken kendimi at üstünde hissederim. Atımla birliği beraberliği duyarım. Binip atıma bütün meydanlarımı dolanırım.
Avşar türkülerinin diğer gurbetlerden farklı bir mızrap vuruşu vardır. Daha ileri gidersek özel bir çalma tekniği vardır. Avşar düzeni ayrıdır. Avşar türküleri Avşar düzeni ile çalınır. Avşar türküleri Avşar düzeni ile çalınınca tatlı olur.
“Sevgi her şeyden özeldir.
Sevgi her şeyi düzeltir
Sevince her şey güzeldir.
Ey divane gönlüm.”dedi ve sözünü bitirdi.
AYTEKİN ERSAN:
2Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü gurbet havası değildir. Avşar Beyleri gurbet havalarından farklı çalınır. Avşar Beyleri Avşar Akordu ile çalınır. Bu Akord La-Re-Mi’ dir. Bu akorda Avşar akordu desek daha doğru olur. Avşar akordu ile diğer gurbetleri çalmak pek oturmaz. İyi olmaz. Diğer gurbetlerin akordu ile Avşarlar hiç çalınmaz.” Öğretmen olan sanatçımız sözünü böylece bitirdi.
“MEMİŞ ÇALIŞKAN: Bana göre Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türkümüz gurbet havası değildir. Avşar Beyleri türkümüz gurbet havaları gibi çalınıp söylenmez. Avşar Beylerinin kendine göre bir çalma, söyleme yöntemi vardır. Bence Avşar Beyleri ağıttır. Daha doğrusu Avşar Boyunun ağıdıdır.
Avşar düzeni ile diğer uzun havalar, gurbetler pek çalınmaz. Çalınsa bile tat vermez. Yerine oturmaz. Avşar düzeni ile Avşar Zeybeği güzel çalınır. Ama kazım Zeybeği çalınmaz diyerek sözünü bitirdi.”
VELİ DEMİR:
“Gurbetlerin hepsi yastır. Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türkümüz bir yas değildir. Avşar Beyleri hem çalım, hem okunuşu gurbetlerden farklıdır. Ben düğüncüyüm düğün ederken, yani düğünde saz çalarken, benden istekte bulunanlar bir gurbet çalıver derler. Avşar beylerini dinlemek isteyen istekliler ise Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsünün adın ayrıca belirterek isterler. Hadi gari bir Avşar çalı ver derler. Gurbet ile Avşar beyleri arasında ki bu farklılığı, ayrımı halk ta bilmektedir.”
Gurbet havalarımızın sözlerini inceleyecek olursak: Evdeki, sıladaki huzurdan, rahattan, doyumdan, evden sıladan huzursuzluğa, rahatsızlığa, doyumsuzluğa, ayrılığa ölüme gidiştir. Gurbet türkülerinde daha çok acıya yürüyüş, acıya gidiş, acıya varış yaşanır. Ayrılışın acısının çekilişi dillenir. Acının çığlığı yükselir gönüllerde. Bir taraftan da sılada kalanlar dillenir.
“Çıktım gurbet ele geri gelinmez
Kimler öldü kimler kaldı bilinmez
Ölsem buralarda gözüm yumulmaz
Ölüm ver Allahım ayrılık verme “
SÜLEYMAN YAKAN:
“Oturdum da kalkamadım yerimden
Ayaz aldı bedenimden elimden
Korkuyordum ayrılıktan ölümden
O da geldi benim başımda patladı.”
MEMİŞ ÇALIŞKAN:
“Yalbır yalbır yanar yaylanın taşı
Cıvıl cıvıl öter sılanın kuşu
Kendi sılasına sığmayan kişi
Gidip gurbet ilde güler mi (sığar mı)başı
Habib Özyurt
Sözü ustasına bıraktıktan sonra bizim diyeceklerimizin tadı kalır mı bilmem?
Gurbet havalarının okunuşunu irdelemek istersek şu sonuca varırız. Gurbet havaları genellikle pestlerden başlar tize doğru iner. Gurbet havalarının çalım ve söylenmesinde vibrasyon yapılır.(sol el ile telin salındırılması, ses tellerini boğazda salındırılması.) Ağıtlarımızda ve ninnilerimizde melodi genellikle çıkıcı bir karakter taşır.
MEVLÜT ÖZ: “Gurbet havalarında (ters girişendo)tizlere çıkıl4ırken ses kaydırması yapılır. Tizden pestlere dönülürken yani inici konumdayken, yanı ana sese, karar sesine inilirken yine ses kayması yapılır ama daha komasallara(bütün komalar) inilir. Bizim gurbet havalarımız “hüseyini “Dizisindedir. La, Sibemol-2,Do, Re, Mi, Fadiyez-3, Sol, La dizisi.” Gurbetleri Mevlüt hocayla da okuduktan sonra Avşarlara bir bakabiliriz.
Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri uzun havası tizlerden başlar, pestlere doğru yürür. İnici bir karakter taşır. Tizlerden başlayan türkü daha başlarda iken ses tonu ile tehdit, tenbih haraket, saldırı, savunmayı önerir. Sözdeki bu savaşım havası müzikle desteklenerek zirveye çıkarılır. O er meydanının seslerini sazın akordu ve özel çalma yöntemi ile üç sesli olarak duyurur. Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri havamızda bu toprakları yurt edişimizin tarihi yazılıdır. Bu türkümüzde Avşarların çığlığı saklıdır. Avşarların kimliği yazılıdır. Kısacası Anadolu’nun yurt edilişi okunur. Yönetilenin yönetene mesajı vardır. Han olarak devlet kurma mesajı vardır.
Kayıtlara geçmiş Avşar Beyleri türküsünün sözlerine bir bakalım.
Adını da sevdiğim Avşar beyleri
Sana da bir vezirlik yakışıp durur
Topla dizginini de sık tut kendini
Karşıda düşmanların bakışıp durur
Kar mı yağmış şu Avşar’ın düzüne
Sızılar mı inmiş kır atımın dizine
Selam söyleyin (edin)Avşar beyin kızına
Kendi gülüp beni ağlatıp duru
Avşar beyi derler bize ezelden
Bülbül yuva yapmış gülden gazelden
Sarı topraklar gitmesin elden
Çarpışalım der Avşar beyleri
Hani benim ekmeğimi yiyenler
Samur kürkümle kır atıma binenler
Germiyan fermanına uyup da
Dövüşelim Avşar beyi diyenler
Atılan kurşunu boncuk mu sandın
Dikilen bayrağı sancak mı sandın
Sen Avşar beyini kancık mı sandın
Kaçma dövüşelim der Avşar beyleri
Avşar beyi der ki gelsin göreyim
O da nasıl yiğitmiş bende bileyim
Armağan isterse canlar vereyim
Candan başka armağanım yok benim. .
Burdur dan damlalar kitabında sayın Hamit Çine “Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri” türkümüzün sözlerini böylece derleyip yazmıştır.
“Notalarıyla Uzun Havalarımız” kitabında Mustafa Özgül, Salih Turan, Kubilay Dökmetaş Avşar beyleri türkümüzün sözlerini söyle yazmışlardır.
Adını sevdiğim Avşar of of beyleri
Of of beyleri aman da beyleri of
Size de bir vezirlik yakışıp duru of
Topla da dizginleri tanı of of tanı kendini
Karşıda düşmanların bakışıp duru of
Avşar da beyi derki gelsin göreyim Of of
Göreyim aman da göreyim of
O da nasıl yiğit imiş ben de aman bileyim.
Armağan isterse de canlar of of canlar vereyim
Candan başka armağanım yok benim yok benim off
Adını da sevdiğim Avşar beyleri
Sahadan, Hayati Kuzucu, Abdurrahman Ekinci tarafından derlenen sözleri yazmadan önce hangi yöntemleri kullandığımızı bir anlatayım. Teke yöresinde türkü okuyan ustalarımızı bir bir dinledik. Teyp icat edildikten sonra ustalarımız tarafından kasetlere okunan veya bir şekilde kayda alınanan türküler bir bir dinlendi.60 yıl önce, seksen yıl önce dedem bu türküyü böyle okurdu, bende böyle okuyorum diyen okuyucular dinlendi. Günümüze gelebilmiş, düğüncülüğü meslek edinmiş ustalar bir bir dinlendi. Köylerde kalan son halk ustaları da ayrıca dinlendi.
Sayın Hayati Kuzucu ve ben bir edebiyatçı değiliz, bir türkü yakıcı değiliz, bir müzikolok değiliz, değiliz de, derlediğimizi sizlerle paylaşıyoruz.
Yukarıya aldığım üç ayrı kaynağın “Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri “türküsünün sözleri birbirini tutmuyor.
a-Şiirin hece sayısı farklı.
b-Müzik cümleleri farklı.
c-Müzik cümlesi ile, söz cümlesi sayısı birbirine tutmuyor.
d-Olması gereken sözlerde gurbetlerde olduğu gibi of,of, aman, aman ,öf,öf, a beyler, a beyler yanma yakılma sözcükleri eklenmiştir.
Şimdi derelim toplayalım yeniden bir daha yüklenelim “Ölçü ve ritim bakımından serbest olduğu halde, dizisi bilinen ve dizi içindeki seyri, belli kalıplara bağlı bulunan ezgilere “uzun hava denilir". Sarı Sözen.
“Gurbet havası, sözlerin de genellikle, ayrılık, yurt ve sevgili özlemi, gurbette kalanın derdi ve gurbet yolu gözleyenin hasreti, özlemi dile getirilmektedir.
Sözleri anonim olan gurbet havalarının dizelerinin belli bir hece ölçüsü bulunmakta, sözler arasında de, of, hey, beyler, of, aman, aman of, vay ay efendim gibi hasret, gurbet ve özlem nedeniyle oluşan sıkıntıyı belirten katma sözler kullanılmaktadır”(22)
Yukarıda bizden önce, Burdurlu sanatçıların derleyip yazıya geçirdiği “Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri” türküsünün sözlerini görmektesiniz. Buna birde ulusal basına kitap olarak yazan yazarların yazdıklarını ekleyelim sözler birbirini hiç mi hiç tutmamaktadır. Biz diyoruz ki birde bizim derlediklerimizi ekleyelim. Bizim çalışmamız masa başına oturarak ya da büyük şehre oturarak ulaşabildiğimiz doğru veya yanlış yazıları bir araya toplayarak yazmak olmadı. Biz öncelikle sahaya giderek kırda, bayırda yaylada köyde bu türkünün sözlerini toplamaya çalıştık. Masanın başında, şehrin içinde değil köyde köylüden derledik. Bu söz derlemesini 80-90 yaşına gelmiş ustaları bir 80 yaş da ileriye uzatarak derlemeye çalıştık Henüz şehre ve sanayileşmeye kapısını açmamış yöre ustalarını dinleyerek bu türkümüzün sözlerini derlemeye çalıştık. Eski Plaklara, teyplere okunan türküler bulundu ve dinlendi sözleri üzerinde duruldu.
Aşağıda birinci bölümde verilen sözlerin ;Burdur ili sınırları içinde yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan mısralardan oluştuğunu burada belirtmek gerekmektedir.İkinci bölüm de ise yer alan birinci kıta Burdur ve Karağaç yani Acıpayam çevresinde ortak olarak söylenmekte;ancak ikinci kısımda(2 olarak belirtilmiş kısım)yer alan kıtalar Acıpayam yöresinden derlenip çeşitli yayınlarda yer alarak yayınlanmış kıtalardır.
1
ADINI DA SEVDİĞİMİN AVŞAR BEYLERİ
Adına da sevdiğimin Avşar Beyleri
Sana da bir vezirlik yakışıp duru
Topla dizginini de sık tut kendini
Karşıda düşmanların bakışıp durur
Gar mı da yağmış şu Avşar’ın düzüne
Sızılar mı girmiş gır atımın dizine
Selam söyleyin şu Avşar'ın kızına
Kendi gülüp bizi ağlatıp durmasın
Çekilen bayrağı sancak mı sandın
Dizilen askeri boncuk mu sandın
Sen Avşar Beyi’ni kancık mı sandın
Dönün de döğüşelim der Avşar Beyleri
Haydin beyler haydin gır atlara binelim
Atlar üstünde de şahanlar gibi dönelim
Hain düşmanlara da yurtlar mı verelim
Yersiz yurtsuz kalmayalım der Avşar Beyleri
Avşar Beyleri de güneylerde güneyler
Karşıya bir kız çıkmış bize el eyler
Bundan sonra da yaşaması güç eyler
Kalkın da gidelim der Avşar Beyleri...
Avşar Bey’i dedikleri bir Yörük azgını
Bizim gibi de var mı acep sıla bezgini
Ya da leşine indiririm kara kuzgunu
Şahan ellerinde gezer kuzgunum var benim
Avşar Bey’i dediğin bir Yörük azgını
Acep bizim gibi var mı sıla tezgini
Toplayıp toplayıp aman salar dizgini
Gelinde vuruşalım der Avşar Beyleri
Ben bir bey idim kendi halimde
Gümüş köstekli saat vardı belimde
Adeliye şehrinde Urum elinde
Ardı tosunlu beylerim de nice oldu
Avşar Beyi derler gelsin göreyim
Nasıl yiğit imiş bende bileyim
Armağan isterse candan vereyim
Candan başka armağanım yok benim
Yüce dağ başındadır Avşar’ın yurdu
Nere gitmiş dağların aslanı kurdu
Avşar Beyinin geçtiğini kim gördü
Getirin Avşar Beyini ben de göreyim
Bakın beyler bakın siz de saltanata şöhrete
Bizi de asi göstermişler koca devlete
Kapı da bakarlar şimdi bir kötü ata
Kaplan ata binen beylerimde nice oldu
2
ADINI DA SEVDİĞİMİN AVŞAR BEYLERİ
Adını sevdiğim Avşar Beyleri
Size bir vezirlik yakışıp durur
Topla dizgini de tanı kendini
Garşıda düşmanlar bakışıp durur
Avşar Bey'i der ki gelsin göreyim
O da nasıl yiğit imiş bende bileyim
Armağan isterse canlar vereyim
Candan başka armağanım yok benim
Adını sevdiğim Avşar Beyleri
Size bir vezirlik yakışıp durur
Topla dizginini tanı kendini
Karşıda Germiyen bakışıp durur
Hani benim ekmeğimi yiyenler
Samur kürkümle kır atıma binenler
Germeyenler fermanına uyup da
Dövüşelim Avşar Beyi diyenler
Avşar Beyi derler bize ezelden
Bülbül yuva yapmış gülden gazelden
Sarı topraklar gitmesin tez elden
Çarpışalım der Avşar Beyleri
NOT: Yukarıda ki birinci bölümde yer alan Burdur "Avşar Beyleri" diyebileceğimiz sözler tarih araştırmacısı yazar Hayati Kuzucu tarafından onlarca eski ses kayıtları ve yaşlı insanlar dan dinlenerek derlenmiş ve yazıya geçirilmiştir.
Yazarını bilemediğim yazısından bir Avşar Beyleri aşığı olduğu anlaşılan bu yazarın aşıklamasını sizlere ulaştırmayı aşıkça buldum.
“ADINI DA SEVDİĞİM AVŞAR BEYLERİ
Efendim Anadolu Selçuklu İmparatorluğunun çöküşünün gürültüsü bütün dünyadan duyuluyordu. Tarih ki İmparatorluk kadavralarıyla doludur, yeni bir imparatorluğun yazmaya hazırlanıyordu. Ama Türklerin, kendilerine özgü bir yetenekleri vardı. Düşmanlar tam, ellerini oğuştura oğuştura, “Hele şükür, Türkler haritadan siliniyor” demeye başlarken, Başka bir Türk devleti, bir öncekinden daha güçlü olarak onurlandırdı “dünya” adlı döner sahneyi
İşte yine öyle olmuş; Selçuklu İmparatorluğu, yerini tarihin en güçlü İmparatorluğunu kuracak olan Osmanlılara bırakmıştır.
O sıralar Osmanlılarla, Başkenti Kütahya olan Germiyanoğulları arasında bir kız alıp verme olmuştu. Osmanlılar Germiyanoğllarına çeyiz olarak bugünkü Acıpayam dolaylarındaki Yeşil Sahra (Eşeler Yaylası ) bölgesini vermişlerdir.
Germiyanoğulları, 5–6 bin atlıyla Yeşil Sahra’ya doğru yola çıktılar. Merkezi Isparta’da bulunan Hamidoğulları durumdan haberdar olup, kuşkuya kapıldılar. Hamidoğulları da kuvvetlerinin, Yeşil Sahra’nın güneyine yığdılar.
Tarihsel bir rastlantı olarak, Karaağaç Bey’in komutasındaki Avşar Aşireti de aynı yere geldi.
Horasan’dan yola koyulmuş, kendilerine uygun yurt araya araya ta buraya gelmişlerdi. Karaağaç Bey, ovayı uzaktan görünce, “tamam” diye düşündü. “sonunda bulduk yurdumuzu ..”
Karaağaç Bey, beklide yaşamında ilk kez, Albaba’yı dinlemedi. Çok az bir kuvvetle, Kazık bel’inde Germiyanoğullarını kırıp geçirdi. Germiyanoğullarından dirimlerini (yaşamlarını) kurtarabilenler geri dönmek zornuda kaldılar. Olayı haber alan Hamidoğlu,”bu adam buraları hak etti”diyerek, şavaşa tutuşmaktan vazgeçti.
O günden beri Yeşil Sahra, Avşar Beyliği’nin yurdu oldu. Burada kurulan kente “Asi Karaağaç” dendi. Isparta’da “Şarki Karaağaç” olduğu için, Meşrutiyet’te buraya “Garbi Kaağaç “ dendi. Cumhuriyet’ten
Sonra da ovadaki payam (badem) ağaçlarından ötürü “Acıpayam” adı takıldı yöreye.
Ama sözün sırasını bozduk. Hani, Karaağaç Bey Germiyanoğullarını ateş olup kavurmuş, harman gibi savurmuştu ya; işte o zaman, Obanın ozanı aldı sazı eline, vurdu sazın teline :”
Yazar bundan sonra benim katılamayacağım sözleri yazmış herhalde beni bağışlar.
SONUÇ
Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü gurbet havası değildir.
Sözleri içine (“Bülbül yuva yapmış gülden gazelden. Dosta yollayacak güller kalmamış. Bahçemizde zalım düşman gezelden.) sonradan yumuşatıcı, tatlandırıcı sözler eklenmiştir. Avşar boyu yaptığı savaşlarda yenilmemiştir. Bahçesinde niye düşman gezelesin.
Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri Türküsü bir savaş türküsüdür.
Avşar boyunun tarihi yazılıdır.
Bey, çadırında sefa içinde yaşarken, halkını ağlatmaması söylenir. Halkın ağlatılmamasını, Avşar kızından ister. Bu türkümüzde halkın yönetime uyarısı ve ihtarı vardır.
Savaşa hazırlık, nasıl şavaşılacağı, atların üzeride nasıl davranılıcağı anlatılır.
Bir yenilgiden sonra yaşamanın zor olacağını anlatır.
Bir Yörük olduğunu hiç çekinmeden haykırır.
Devletle olan ilişkileri anlatılır.
Uzun lafın kısası Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü Gurbet türküsü değildir.
Veli demir ”ben düğün ederken istekte bulunanlar, bir gurbet söylermisin derler, adını vermezler, ama Avşar Türküsü dinlemek isteyenler haydi gari bir Avşar Beyleri okuyu ver derler.”
Gurbet havaları genellikle çıkıcı karakter gösterir. Pestlerden başlar tizlere doğru çıkar. Avşar türküleri ise tizlerden başlar pestlere doğru iner.
Ağıt ve gurbet havalarında olduğu gibi ses salınımı yaptırılmaz.
Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü uzun havadır ama gurbet havası değil midir ?.
Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsü bir boy, bir savaş, bir saldırı, bir uyarı, tarih yazan, bir boyun yaşamını, devletle, halkı ile ilişkisini anlatın boy türküsüdür.
Adını da Sevdiğim Avşar Beyleri türküsünde gurbet teması yoktur. Gidip gelemeyen, gelmeyen, ayrılıp kavuşamayan, sılasını göremeyen, gurbetten yolcu bekleyen, aş, ekmek bekleyen, sevgi bekleyen bir türkü değildir.
Çalım ve okunuş tekniği bakımından gurbet havalarından farkı icra edilir.
KAYNAKLAR
1-Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu –
KIPÇAKLAR -sayfa: 205
2-Ramazan Şeşen
İslam coğrafyacılarına göre Türkler ve Türk ülkeleri.- sayfa:154-155
3-A. G. E. Sayfa -24- 25
4-Prof. Dr. Faruk Sümer
Oğuzlar (Türkmenler) – sayfa : 264
5-Abdurrahman Ekinci – İzmir Devlet Koservatuvarı, Makedonya uluslar arası sunumundan.
6-Salih Turan, Mustafa Özgül, Kubilay Dökmetaş
Uzun havalarımız- sayfa : 15
7-Seyfettin- Ve Sezai Asaf
Yurdumuzun Nağmeleri-sayfa:3
8-Mahmut Ragıp Gazimihal
Anadolu Türküleri ve Musiki İstikbalimiz-sayfa:192
9-Muzaffer Sarısözen
Türk Halk Musikisi Usülleri –sayfa:4
10-Dr. Irene Judylh Markof
Doktora tezi, Uzun havalarımız-sayfa:19
11-Salih Turan, Mustafa Özgül, Kubilay Dökmetaş
Uzun Havalarımız-sayfa:42
12-Muammer SUN
Türk Halk Musikisinde Çeşitli Görüşler- sayfa: 287
Yazan: Salih turan
13-Hamit Çine
Burdur dan Damlalar-sayfa: 95-96
14-Sarı Salih(Salih Urhan)
Öyküleri ve Notalarıyla Gurbet Havaları –sayfa: 4-5- 13-55
15-Prof.Dr. Bahattin Ögel
Türk Halk Musikisinde Çeşitli Görüşler –sayfa: 284
Yazan: Salih Turan
16-Aylin Evin (Küçükçelebi)
Uzun Havalar sayfa: 3-5-7-26-45-46
17-Salih Urhan
Öyküleri ve Notalarıyla Gurbet Havaları –sayfa: 24…..60
18-Mustafa Özgül-Salih Turan-Kubilay Dökmetaş
Notalarıyla Uzun Havalarımız-sayfa: 53-547
19-A.G.E. sayfa:53
20-Salih Urhan
Öyküleri ve Notalarıyla Gurbet Havaları-sayfa: 55-60
21-Hamit Çine
Burdur dan Damgalar-sayfa: 96-208-209-246
22-Aylin Evin (Küçük çelebi)
Uzun Havalar-sayfa:45
KAYNAK KİŞİLER
1-Süleyman yakan… Halk sanatçısı
2-Aytekin Ercan… Halk sanatçısı
3-Memiş Çalışkan… Halk sanatçısı
4-Veli Demir… Halk Sanatçısı
5-Hayati Kuzucu: Tarih Araştırmacısı.
SES KAYITLARI DİNLENEREK SÖZLERİ YAZILAN BÜYÜK YÖRE USTALARI
1-Belenlili Cafer (Erkılıç)
2-Kozlucalı Hafız
3 -Höyüklü Arap
4-Dengereli Hasan Turgut
5-Yeşilovalı Hüseyin Kayhan
6-Dirmilli Kadir Turan
7-Paskal Mehmet (Mehmet Turgut).
8-Kozağaçlı Şakir Özyurt
9-Kozlucalı Rıza Yeşil
10-Çakırlı Durmuş Erbil
11-Yazırlı Muhacir'in Hasan
|