ANBARCIKLI HIDIR BABA “
“Vatan sevgisi örneklerinden” M.Kamil Toppara
Hıdır Baba için anlatırlar: Ha bir fıkra, bir alaylama , bir aşağılama olarak
konuşurlar. Bu konuşmalar Hıdır Dayının kişiliğinde kalmaz bütün köylünün aşağılanması için kullanılır.
“ Bir gün Tefenni’nin Anbarcık köyüne nahiye müdürü veya kazanın kaymakamı gelir. ^Köyün en güzel sulu çeşmesinin başına toplaşırla .Tabi yaz günü olunca sayın müsafir köyün en güzel çeşmesini en güzel suyundan içer.
-“Suyunuzda çok güzelmiş” der O sırada mecliste bulunan Hıdır Baba :Efendim bu su ne olacak bizim Anbarkaya suyumuz vardır içince insanın dişlerini ağzına döker .Bekte tatlıdır. “ der . Misafir Kaymakam orada bulunan bir testiyi alarak” haydi amca
şu testiyi doldur da geliver der.” Çaresizdir Hıdır Baba alır testiyi , köyden iki buçuk saat uzaklıktaki çeşmeye doğru yollanır Yolda bazıları karşısından gelir :
“ -Nereye gidiyorsun böyle Hıdır Baba diyene “.
“ -Oğlum ağzımla bir b.. yedimde Anbar kayaya yıkamaya gidiyorum “ dermiş.
“Geçen yıl Tefenni de Ambarcık köyünden Hıdır Baba ile aramızda şöyle bir muhavere geçti. Eskiden tanıdığım Hıdır Babayı evimin önünde görünce:
-Buyurun Hıdır baba, seni hangi rüzgar attı.
Sözüne karşılık:
“-Ziyarete geldiydim” dedi. Ve ilave etti.
-Asker oğluma mektup ve para yollayacağım.Mektup yazıldı ama; zarfın üstünü beceremediler.
Peki, hele bir otur,dedim.Kapalı gördüğüm ğöğsünde ,en aziz emanetlerin saklandığı kasalar gibi , mühim bir servetin bağrına yapışık olduğunu sezdim.Mektubu kendisinden istedim. Çıkardı Belli ki bu baba çoktandır mektup yazmadığı oğluna hasrettir. Az haneli köyde bin müşkülatla yazdırabildiği mektubu kaybetmekten sakınmış ve dolayısıyla o mektubu en hayati ve ılık yeri olan göğ sünde saklamıştı.Mektup okunamayacak bir yazı ile yazılmıştı. Hıdır Babadan oğluna ait malumat istedim. Ailesinin ve üç çocuğunun sıhatta olduğunu altı kilecik anasonunun ucuzladığı için satılmadığını ve bu sefer ancak beş lira gönderebileceğini söyledi. Bende bunları oğluna yazmak ve mektubu yeniden tertip etmek için hazırlandım.
Bunları yazdıktan sonra daha neler yazacaksın dedim. Hıdır Baba :
-“Ağabeysi seferberlikte kaldı . Oradan gelenler onun çok kahramanca döğüştüğünü söylediler. Oğluma yaz ;alnım eşe dosta ak oldu, ağabeysi gibi olsun
Döğüşmesini ve ölmesini bilsin , eğer kendisi gibiler azalırsa bende giderim” demesinden kuvvet alarak askerlik vicdanıma emniyet veren Hıdır Babaya “Varol Hıdır Baba sana sıra gelmez inşallah; Bu yaşa gelinceye kadar millete hizmet ettin; senden geçti artık, biz genç kardeşlerimizi icap etmedikçe öldürmeyiz. Sağlıklarını koruruz. Zamanı gelince yalnız oğlun Mehmet değil ;her Türk çocuğu istiklali uğruna ölmesini sever.
Hıdır ağa -”Sağol beyim , Biz hep sizlere güveniyoruz, Mehmet sağ kalır ve gelirse görüşürüz,ölürse ağabeysi gibi yüzümü ak etsin; ona öyle yaz emi “ dedi.
Karşımda bir heykel sükunetiyle oturan bu asırlık vakur babanın sakallı çatık ve asık tunç çehresinde gün altında , halen tarla süren nasırlı kuvvetli ellerinde saklayacağı emanetleri bana verdiğinden açık kalmasına beis görmediği aslan göğsünde vatan bekçiliği yapan gençlerin alevli azimlerinden daha ener jik bir emniyet okudum. Ölmüş oğlunun kendisine yadigar bıraktığı ak alnı 1327 li biricik mesnedi olan Mehmet ine riyasız içten bir sevgi bırakmak istemektedir.
Kalbinin üstündeki,belki bütün köyden borç edinerek aldığı beş lirayı ve mektubu Tırakya da ki oğluna gönderilmek üzere postaya verdikten sonra köyüne dönmek isteyen bu kahraman babaya birkaç gün yine bende misafir kalmasını rica ettim .
- Evde erkek ben varım Köyüme döneyim.
Memleket davalarımızda evlatlarının yalnız ak alın için yiğitçe boğuşmalarını ve kahramanca ölmelerin isteyen bu baba yalnız genç yaşlarda değil erkekliğini yüz yaşından sonra bile bırakmayarak uçurumlar yamacındaki köyüne avdetini istedi. Bu ihtiyarın yüzü Türk milletinin ve vatanının ebedi istiklaline muhteşem bir örnektir. Sinesinde asırlardır hüviyetini değiştirmeden yaşattığı cihangir bekçilerine güvenen Türk yurduna el uzatışı dünya tarihine göz kamaştıran bahadır bir kavimden , parlak ve yeni zaferler ilavesine vesile olacaktır. Türk vatanına dokunmak isteyenler , görüştüğüm bu Hıdır ların nasırlı ve kuvvetli parmaklarını boğazlarında göreceklerdir. Hıdırların varlığına istiklalini dayaya Türk milleti huzur ve emniyet içinde sin. Kutlu olsun.”
Anbarkaya ya ağzını yıkamaya giden Hıdır baba bu kişidir.Emir devlettendir. İsteyen önünde eğilsin , istemeyenler bu gerçeği bilsin istendi. .Bizden selam olsun.
KAYNAKLAR
1-Burdur Halkevi Dergisi –Cilt:2 Sayı :19-22-Bu sayının çıktığı tarih 9/8/1941
KAYNAK KİŞİ
- Koca Mustafa
-
Salih Çavuş
- Mehmet onbaşı
- Bardaklı oğlu Hasan Çavuş
|