Burdur Küçük Şeyh Mustafa Efendi Kütüphanesi

BURDUR KÜLTÜR TARİHİNDEN

 

Her konuda olduğu gibi kültürel  tarihi  de büyük bir ihmale uğramış Burdur ‘unbu yönünü de  bir nebze olsun ele almaya çalıştık.Görebildiğimiz  kadarıyla   konuyla ilgili olarak yapılan tek ciddi araştırma, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi  Araştırma Görevlisi Hüseyin Zahit KARAÇAM’a  aittir[1].Hamit Oğlu Beyliği Hicri 699 (1299) yılında o sırada Burdur 'da hüküm süren ,Hamit Beyin torunu Dündar Bey tarafından kurulmuştur.Dündar Bey ,bu tarihte Burdur'a bir cami yaptırmış ve camiye gelir olması için bazı vakıflarda bulunmuştur.Yaptırmış olduğu Cami etrafına o tarihlerde halen Üç Dibek Mahallesi olarak bilinen ve 16.yüzyılda Çukur Mahallesi adıyla da anılan mahalle halkının yukarı doğru yerleşmeye başlamasından sonra; şenlenmiş ve Burdur'un şehir dokusu böylece oluşmuştur. Anadolu'da bir çok şehir bilindiği üzere  13 ve 14.yüzyıllarda  inşa edilen bu gün hepsi Ulu Cami adıyla bilinen yerler etrafında gelişmiştir [2] .Burdur Pazarının   çok eski tarihlerden , 1960 lara kadar bu çevrede  kurulduğu biliniyor.16. yüzyılda Hamit Sancağının  önemli pazarlarından  birisi olan Burdur Pazarının  geliri 30 Akçe idi. [3]

Burdur Ulu Camii, Osmanlı Devleti zamanın da Cam-i Atik(Eski Cami) adını taşımış etrafında oluşan mahalleye de Cami-i Kebir Mahallesi denilmiştir. 

Cami  çevresinde Osmanlı devrinde  çok sayı da vakıf dükkanı  mevcuttu.Bunların çoğu bu günde ayakta  durmaktadır.Ayrıca hamam ,karbansaray(Kervan saray değil ona benzer küçük yapı bir çeşit han) çeşmeler ,esnaf  loncaları  gibi sosyal yapılar  asırlarca  halka hizmet vermişlerdi .Ne yazık ki bunlardan  günümüzde ayakta kalan yoktur.Ulu Cami ,depremler  sonucunda yıkıldığından bir kaç defa yeniden yapılmıştır.Elimizdeki veriler 1748 yılında ,Hamit Mutasarrıfı olan ve bir çok kaynak ta Burdurlu olduğu belirtilen ( Burdur'da doğmasa da bir şekilde Burdur'da büyüdüğü ailesinin bir çok ferdinin de Burdur'da yaşadığı biliniyor.Ayrıca o Konya Valiliğine atandıktan sonra da çocukları ve diğer kardeşleri sehir de yaşamaya  devam etmişlerdir.

Önceleri Çelik Paşazadeler adıyla anılan sülale, sonraları Reşit Beyzadeler bilahare Baki Beyzadeler adını almışlar ve cumhuriyet devrinde ise Çelikbaşlar soy adıyla tanınmışlardır).Çelik Mehmet Paşa  esaslı bir şekilde tamir ettirmiş  ayrıca Burdur 'da çok sayıda dükkanının gelirini  camiye vakıf etmiştir.Caminin orijinal yapısından günümüze üç kapısı ve kitabesinden başka  pek bir şey kalmamıştır.Kapıların üzerinde  ki bunlar ana  kapı ile batı kapısıdır Dündar Beyin tuğraları  yer alır.  En son 1914 depremiyle yıkılan eser daha sonra  neoklasik tarzda yeniden inşa edilmiştir.Kapılar 700 asırdır kullanılmaktadır.Kitabesi bu gün Müze bahçesinde

Burdur Ulu Camii ana kapısında bulunan Dündar Beyin tuğrası(1299)

sergilenmektedir.Ulu Camii'ninOsmanlı Devleti zamanın da iki şerefeli iki minaresinin bulunduğunu, çeşitli vakıf sicillerinden öğreniyoruz. Ayrıca camide her gün Kuranı Kerim okunması için çeşitli vakıflar da bulunan insanların varlığını yine sicillerde görüyoruz.Ne var ki kuzey tarafına yapılan Saat Kulesinin yeri son derece yanlış seçilmiştir. Kulenin   Minarelerle birlikte bir karmaşa oluşturduğu ve estetik yönden göze  pek hoş görünmediği açıktır. .Batıya  veya  doğuda kalan boşluklara  yapılmış olsaydı  şehrin manzarasına  hoş bir güzellik katacağını düşünmemek elde değildir. Dahası  1914 depreminden sonra imkansızlıklar içinde cami tekrar yapılırken çatısı kiremit  ile örtülmüştür.

Halbuki Isparta da bulunan ve Ulu cami ile benzer   özellikler  taşıyan Hızır Bey Camisi  yeniden yapılırken, çatısı kurşun  kubbeler halinde yapılmıştır. Eğer Burdur halkı da bu işi görev olarak kabul edip bu tarihi yadigarı Selçuk üslubu  kubbeler ile örterse şehrin görünüşünde son derece  güzel  bir değişiklik sağlanacaktır.Nitekim camiinin ön cephesinde bulunana küçük kubbeler anlaşılan eski yapının bir ayrıntısı  olarak tekrar ihya edilmiştir.

 

BURDUR MEDRESELERI

Hamitoğulları Beyi Mustafa Beyin yaptırdığı Muzafferiye Medresesi Kitabesi 1345(Burdur)

Eskiden Burdur'a sahip olduğu alimler ve eğitim müesseseleri nedeniyle Medine Şehrine bir nevi nazire için Küçük Medine adıyla anıldığı  anlatılır .Bilhassa 1740'dan sonra eğitim alanın da atılım yapan Burdur’un küçük bir Anadolu kasabası olmasına rağmen sahip olduğu çok sayıda medrese ile bu unvanı hak ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.Rivayetler de  şehrin  33 medreseli bir yer olduğu vurgulanır.Nitekim eski kaynaklar bunu doğrular niteliktedir.19 Asrın tanınmış alimlerinden Şirvani  zade ,fıkıh tahsili için 1805 yılında Burdur’a gelmiştir.İstanbul’u bırakarak  böyle bir alimin   ilim için Burdur’a gelmesi oldukça manidardır.[4]İlk medrese Hamit Oğlu  Dündar Beyin torunu Burdur Emiri Muzaferettin Mustafa Bey tarafından 1344 yılında  yaptırılan Muzafferiye medresesidir.Ki Mustafa Bey daha sonra Hamit Beyliğinin tamamını  ele geçirmiştir.Ulu camiinin batı tarafında olduğu anlaşılan medresenin kitabesi bize ulaşmış  ve zamanımız  da Burdur Müzesi bahçesindesergilenmektedir.Ancak medresenin Hamit  Beyliğinin yıkılmasından sonra bakımsızlıktan  harap olduğunu düşünmek mümkündür.Fatih ve Ikinci Beyazit devirlerinin büyük alimlerinde olan ve Fatihin  ilim sobetlerine bizzat katıldığı için  Sultan Hocası olarak da bilinen Şeyh Sinan Hamidi (Gerçek adı  bu iken nereden uyduruldu bilinmez , çağdaşı Bursalı Sinani Rumi  ile karıştırmasından ötürü   onunla ilgili bilgi veren tüm kitaplarda adı Sinanı Rumi  olarak anılır bu hatalı durum sürüp gitmektedir. ) ömrünün son yıllarında ders verdiği medreseden ve yerden ayrılarak memleketi Burdur'a yerleşmişti. [5] Şeyh Hamidinin    sonradan adını alan Şeyh Sinan (Sinan) mahallesinde bir medrese ve dergah kurup, ilmi faaliyetine burada devam ettiği tarihi kaynaklarca zikredilir.Şeyh Sinan'nın  1505 yılın da  ölümünden sonra bu mahal zamanla Burdur'un kültür merkezi haline gelmiştir.Çeşitli medreseler  ile Eski Sadrazamlardan Derviş Mehmet Paşa tarafından yaptırılıp  çok sayıda kitap vakıf edilen  zamanla  kubbesindeki kurşunlar  bile  talan  edilerek   metruklaşan  , Oluklar Altı Kütüphanesi  diye de anılan  bu gün   ahır haline getirilmiş  tarihi kütüphane de  mahallede  kurulmuştu .Yine Çelik Paşalar eseri olan  muhtemelen de  daha eski tarihli bir camiinin  yerine  yapılan 18. Yüzyıl eseri Şeyh  Sinan camii ve bazı  tarikat dergahları-tekkeleri aynı  mahallede idi.Bilindiği üzere Sinan Camii  restore edilmiştir.Çelik Mehmet Paşa Medresesi  de  bu mahalledeydi..Mehmet Paşa’nın oğlu Çelik Paşazade  Ahmet Paşa’nın  medresesi ,Eski  Yeni Camii karşısında bulunuyordu.Çelik Paşanın çok  değer verdiği Büyük Şeyh Burduri  İbrahim Efendi ve  Karakoyunlu Yörüklerinden  Mehmet Efendiler  yukarda adı geçen Sinan Medresesine yeni hücreler ekleyerek  öğrenci yetiştirmişlerdi[6] 1867 yılından bir kayıt medresenin harap vaziyet de olduğunu açıkçamaktadır[7].Kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte  17.yüzyıl ortalarından itibaren Hacı Ahmet Mahallesinde  eğitim veren ancak  sonradan  burada ders veren ünlü alimler yetiştirmiş ve Pir Kulu Zadeler ailesinin  adını alan  Pir Kulu Zade Medresesi ;20 Yüzyıl başlarına kadar oldukça önemli alimlerin dersler verdiği  bir medreseydi.Bu medrese bahçesine, Burdur’un yetiştirdiği büyük alimlerden Küçük Şeyh Mustafa Efendi , son derece güzel bir kütüphane  yaptırmıştır. Eldeki bilgiler yapının 1820ler  de mevcut olduğunu göstermektedir.Klasik Osmanlı  Kütüphane mimarisi üslubun da ki  bina bu gün ayaktadır.Medresenin ayakta kalabilmiş bazı  hücreleri ,uzun yıllar  Burdur Müze Binası    olarak  kullanıldıktan sonra  yakın  tarihte yeni inşa edilen müze  binasına   duvarlarının   üzerleri kaplanarak ,dahil edilmişlerdir.Bahçedeki kütüphane de  Dösim Kitap satış yerine çevrilmiştir.Çay Kenarında ;Ticaret Lisesinin  yan tarafından başlayıp Köprü Başına  kadar olan  yerin iki yakasın  da, çok sayıda medrese bulunuyordu.Bunlardan en ünlüleri ,aslen Çavdır Kızıllar Köyünden olup ,19 Yüz yılın  tanınmış Osmanlı  alimlerinden olan Muhaddis  ve Müfessir Halil Burdur’inin (1853 tarihinde vefat etmiştir.) medresesi[8]1.Abdulhamit tarafından idam ettirilen ve  Burdur’da doğup büyüyen Sadrazam Halil Hamit Paşa Medresesi bu medreseye aynı zamanda paşa bir kütüphane tesisi etmişti.Adı geçen medrese  de  sonraları burada ders veren ünlü müderris Çeşmeci Zade den dolayı ismi Çeşmeci Zade Medresesi olarak anılmaya başlamıştı[9]Halil Hamit Paşa Burdur'da doğup büyüdüğü halde ,Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinde Paşanın biyografisini yazan şahıs buna hiç değinmemektedir.Yine aynı eserde onun vakıflarını değerlendiren kişide Paşanın Burdur'da ki kütüphanesini ,Çeşmecizade Medresesi içinde göstermektedir ki,yukarda izah ettiğimiz üzere Paşa'nın medresesi daha sonra medresede ders veren müderris Çeşmecizade'nin adıyla anılmaya başlandığını atlamaktadır.

Çelik Mehmet Paşanın  torunlarından   Hacı Mahmut Bey Medresesi ,çay boyunda bulunuyordu.Yine  Burdur’un    tanınmış  alimler çıkmış   sülalelerinden Kalkanı zadelerin medreseleri de  bu civardaydı.Son derece kıymetli ilim adamları yetiştiren Urgancı Zade Medresesinin ünü Anadolu’ya yayılmıştı.Öyle ki çevre illerden gelen bir çok öğrenci  buradan icazet  almışlardır[10].Anadolu da bulunan mimari eserlerle ilgili  değerli çalışmaları bulunan  Halil Edhem Bey ;20.yüzyıl başlarında  Burdur da ki  medreselerden bahsederken bunlardan Pir Kulu ile Urgancı zade Medreselerinin mimari değeri olduğunu belirtir.Ne yazık ki Urgancı Zade Medresesinden hiç bir  iz kalmamıştır.

1820 yılında tutulan bir vakıf kaydında yardım gören bazı medreselerin  şunlardı[11].

1-Müftü Zade Ali Efendi Medresesi .Müftüzadeler ,Burdur Müftüsü zadeler diye de tanınırlar .Bu aileden de  değerli alimler yetişmiştir.

2-Çallı Ahmet  Medresesi

3-Karamanlı Ahmet Efendi Medresesi.

4-Pir Kulu Zade Mehmet Efendi Medrssesi

5-Büğdüzlü Mehmet Efendi Medresesi

6-Şeyh Ali Zade  Medresesi(Şeyhzadelerden)

7-Kara  Senir Medresesi

8-Borlulu….. Medresesi

9-Kalkani Zadeler  Medresesi

Ayrıca  kayıt da    Çarşı içinde  bir Muallimhane  ,Katip Halil ve Çıplak Kadı Zade Dershaneleri de zikredilmektedir.

(Devamı Var)

ana sayfa

[1] Burdur Medreseleri  ve Yetişen Önemli  Alimler Yayınlanmamış Araştırma

[2] Pr.Dr Tuncer BAYKARA ,Belleten  Sayı 60.Ankara -  1996.Anadolu   Ulu  Cami….Sayfa 50

[3] Doc.Dr  Zeki ARIKAN,15. VE 16.Yüzyıllarda Hamit Sancağı.İzmir -1989.Sayfa   117  

[4] Abdulkadir ABDULKADİROĞLU,Son Devir Burdurlu Osmanlı Alimleri .1.Burdur Sempozyumu Bildirisi.2005

[5] Hoca Sadededin Efendi.Tacü üt Tevarih(Yayına hazırlayan :İsmet Parmaksızoğlu .)İstanbul-1979.Cilt 5.Sayfa,243-244

[6] M.Zeki Oral. Mevcut vesikalara göre Burdur Kütüphaneleri ve Kitap vakfiye vesikaları.Türk Tarih Kurumu Basım . ANKARA-1960

[7] Burdur Şeriye Sicili,17 Numaralı Defter .Sayfa 71

[8] Bursalı Tahir. Osmanlı Müellifleri Hazırlayan :İsmail ÖZEN İstanbul -1975

3.Cilt Sayfa-346.

[9] Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.15.Cilt .Halil   Hamit Paşa bölümü

[10] Ali Vehbi ,ACIPAYAM.Ankara -1951 .Sayfa :145

Süleyman DEMİRDAL,Bütünüyle Uluborlu.İstanbul-1968. Sayfa 206

[11] Burdur Şeriye Sicili 5 Numaralu Defter .Sayfa 74