YEŞİLOVA NAVLU KÖYÜNDEN BİR CELALİ  PAŞA

KINALIOĞLU PAŞA

Hayati KUZUCU

 Hayatı hakkında çelişkili bilgiler bulunan önce kendi halinde bir sipahi iken isyan etmiş ve af edilmiş sonra tekrar isyan etmiş    bir çok celaliye   yapıldığı üzere af edilip  sancak beyliği  görevi verilerek yola getirilişmiş,  sonra da yine bir çok isyancıya yapıldığı üzere idam edilmiş bir kişidir.

Bir çok tarihçi hayatındaki karışıklıklar sebebiyle iki tane Kınalıoğlu’nun olduğunu , Kınalıoğlu Paşa’nın ilk isyan eden  Kınalıoğlu’nun  oğlu olduğunu sanmaktadırlar[1].

Bazıları onun Hamitli  olarak tanıtılmasına  bakarak Ispartalı saymaktadırlar. Aslında Kınalıoğlu bir kişidir.Tarihi kaynaklarda  açıklık olmaması sebebiyle ve çeşitli zamanlarda  isyana katılıp faaliyetler yürüten Kınalıoğlu’nun  bu faaliyetleri arasındaki kopukluk   yüzünden onu iki  ayrı kişi zannedilmektedir.Doğal olarak kuvvetleri arasında veya isyanına yardım edenler arasında Isparta çevresinden çok sayıda insanda bulunmakta idi.

Nitekim  Osmanlı arşivinde bulunan  1642   tarihine ait  bir defterde   onun tuğyanına katıldıkları için Isparta çevresi ahalisinden   çok sayıda tüfeğin  toplandığını  görüyoruz[2].Bazı yerlerde ahalinin birbirine bir meblağ karşılığı kefil  yapıldıkları  aynı defterde açıklanmaktadır.        

 Kınalıoğlu ,BurdurYeşilova’ya bağlı eski adı Navlu olan  Harmanlı köyünden  Mustafa adında bir sipahidir.Üçüncü Murat devrinde  bir sebeple  isyan etmiş ancak af olunarak  önemli bir devlet görevi alarak hayatını sürdürmüştür.Birinci Ahmet zamanında  bu eski  ve başta gelen celali başbuğu  yine  ayaklanmış ve başına topladığı dört bine yakın atlı ile başta Hamit,Denizli ve Aydın taraflarında eşkiyalığa ( Celaliğe )  başlamıştır[3].

Osmanlı yönetimi bir türlü başa çıkamadığı Kınalıoğlu’na, 1603 ‘te   Afyon sancak beyliği   verilerek bir müddet için kontrol altına almıştır.Arkasından  tekin durmayarak isyan edip  emrindeki Celali güruhuyla  Bursa’ya doğru yürüdü kendisine  padişah tarafından yapılan çeşitli vaatlere aldırmayarak bir süre sonra Aydın  taraflarını vurmaya devam etti[4].

Ünlü Celali  Kalenderoğlu  1608 yılında Ankara  üzerinden  kuvvetleriyle birlikte Bursa üzerine  gelince; Kınalıoğlu’da asi   kuvvetleriyle  ona katıldı.Ancak üzerlerine gelen Osmanlı  kuvvetlerine yenilen Kalenderoğlu  firara mecbur kaldı.Ondan ayrılan Kınalıoğlu güneye inerek, Hamit ve Teke sancaklarını  idaresini  bir süre eline  geçirdi.  1632 ‘de   Kınalıoğlu’nun tenkili için  Karaman beylerbeyi ve Kayseri Sancak beyi  görevlendirilmişlerdir.

Bir süre daha  bazen isyan bazen  sulh içinde vakit geçiren ;ancak  yaşantısının  sonunun olmadığını gören Kınalıoğlu sonunda Sultan 4.Murat zamanında  Silahtar Mustafa  Paşa'ya  sığınarak teslim oldu ve onun  yardımı  ile  Padişah  tarafından  affedilerek  Paşalıkla  ödüllendirildi [5].1638'de Maraş  beylerbeyliğine  getirildi .Kendisine güvenmeyen  saray adamları onu  çeşitli defalar İstanbul’a davet ettilerse de o son derece  kurnazca hareket edip her defasında  bir bahaneyle başına gelebilecek felaketten kurtuldu.Bunun yanında Silahtar Paşaya  sürekli gönderdiği hediyelerle onu hoşnut tutmasını bildi.Bu arada 1642yılında eskiden tanıdığı Tekeli Mehmet Ağa Yeniçeri ağası oldu. Ağa,onun  hemşehrilik duygularını kullanıp İstanbul’a getirmeyi başardı.

Güya Sıvas ile alakalı bir görev veriliyormuş oyunu oynandıktan sonra tam kalkıp gideceği sırada yakalandı arkasından  idam edildikten sonra  Ayasofya  çarşısında bir kasap dükkanına  asıldı.Daha önce bir oğlu 4. Sultan Murat tarafından katledilen  Kınalıoğlu’nun  diğer aile fertlerinin cezalandırılması ve mal varlığına el konması içinde ferman çıkarıldı[6].Kınalıoğlu , celali liderilerinin  çoğu  gibi  sipahi iken isyan etmiş  bir çok yerin harap olmasına  yakılıp yıkılmasına sayısız insanın  yok yere ölmesine sebep olmuş  ancak sonra devlet hizmetine girerek hayatını sürdürmüş tipik 17.yüzyıl celali reislerinden biridir . Burdur çevresinden ziyade çevre bölgelerde faaliyet gösterdiğide  bir hakikattir. Kendisinin Burdur’un kurucuları kabul edilen Kınalı aşireti ile bir alakasının  olup olmadığını  bilemiyoruz. Arşivimiz de bulunan Burdur ‘da ki  eski bir vakıf beratında  vakıf sahibi olarak görülen Kınalızade  Mehmet Paşa’nın  onun çocuklarından birisinin  olması  mümkün gözükmektedir.Zamanın ordu şairlerinden Katip Ali, yine bir Celali olan Kara haydaroğluna  hitaben yazdığı bir şiirde şöyle demektedir.Şiirde geçen“Çok asiyi çengellere astılar” mısraı; Kınalıoğlu’nun Kasap dükkanına asılışına gönderme  yaparken  akıbetini de “ berdar “  kelimesi ile ifade etmiştir.

   Çok asiyi çengellere dizdiler

   Ma’an oğlunun askerini bozdular

   Hem  Mehdi’nin derisini yüzdüler

   Kınalıoğlu berdar oldu  bilürsün[7].

23.11.2011



[1] Mehmet Süreyya ,Sicil i Osmani .4.cilt . Matbaa i  Amire(İstanbul) -1308.Sayf.62

[2] Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BOA) .MAD.d.5224

[3] BOA.Mühimme defteri 75.Sayf.232

[4] Mustafa AKDAĞ,Celali isyanlarında Büyük KaçkunlukTtarih Araştırmaları Dergisi(Ankara .Üniv.) cilt2 Sayı2 ..Ankara -1964.Sayf.20

[5] Naima ,Tarih i Naima Cilt 2 .Matbaa i Amire (İstanbul )1281. Sayf. 19” Anda Kınalıoğlu  nam bir şaki ki Sancak beyi iken baği olmuş idi  bin nefer  eşkıya ile  kelüp ana mülhak  mülhak ve fesada şuruu itmiş idi”

[6] Naima ,a,g.e  . Cilt  4.Sayf.9

[7]M.Çağatay ULUÇAY,Üç Eşkıya Türküsü.Türkiyat Dergisi  .3.cilt  .İstanbul-1958. Sayfa 89